Tutamadım
- gümrah
- 1 May 2023
- 2 dakikada okunur

Geçen pazardı sanırım her zamanki bankımda deniz kokusuna karışırken bir adamla tanıştım. Uzun paltosunu zar zor taşıyan omuzları ve sakallarında geçmişinin kiriyle yavaşça yanıma yaklaştı, aramızda biraz mesafe kalacak şekilde oturdu. İkimizde karşıda beliren ve denizi sarmakta olan sise bakıp nefes alış verişlerimizi kontrol etmeye gayret gösteriyorduk. Derin bir sessizlik sonrası tablasında yarım kalan sigarasını çıkarıp sanki yıllardır tanışıyormuşuzcasına sadece elini uzattı istemsizce çakmağıma yöneldim, uzattım. Sigarayı ilk çekişinden belliydi uzun zamandır böylesine içten bir nefes alıp kaybolamadığı. Önce kısık bir sesle sonrasında sanki duymam gerekiyormuş gibi “yoruldum” dedi. Neyden demeye cesaret edemedim vereceği cevabın aradığım sorularıma yanıt olmasından çekindim. Cesaretimi toplayıp tam soracakken bana dönüp gözlerime bakarak bilmiyorum dedi. İlk karşılaşmamız hatta ilk defa tok ve hırçın sesini duymama rağmen bir süreliğine daldım gözlerine. Sakalından daha kahverengi olan gözlerinin içinde bir karış parmaklık ve arkasında sadece kafasını çıkarmaya gücü yeten bir çocuk vardı. Etrafta koşturmaca olan insanların inadına sessizlik yeniden etrafımızı sarmak için var gücüyle son savaşını verdi. Konuşmasını hiç istemiyordum içimden bir ses yapmamam gerektiğini söylesede tek bir kelime daha etmesi için yalvarıyordum içimden. Karşıda belli belirsiz dalgaların ıslaklığını içine çeken sis artık daha yakındı ve adam bir anda anlatmaya başladı. Biliyor musun dedi ben hiç kendim için bir gün başlatmadım ve hiç kendim için gözlerimi kapatamadım. Oturduğum bankın tahtaları canımı yakarak içine çekiyordu beni karşı koyacak doğrulacak gücü bir türlü bulamadım. Sakince doğrulup tekrar kulak vermek istedim zamanında atılan adımların kurdurttuğu cümlelere. İçi boş, samimiyetsiz nasihatlar vermektense sadece dumanını yüzüme vurmayı tercih ediyordu... Önümü dahi göremeyecek duruma gelene kadar dumanların arasında gökkuşağına doğru koşmaya başladım. Amansız bu koşuşturmada etrafımdakilere yeniden odaklanamaz duruma gelmişken yavaşlayıp bir göz atmak istedim. Önce nefeslerimi sonra ise adımlarımı yavaşlatıp sadece sağımı ve solumu çepeçevre saran bir yığın zamanında yaşanmış, bugün yalnızca ismime sıkıştırabildiğim yaşanmışlıklarım vardı. Zamanın her zamanki gibi utanmadan sindirebildiği bunca şeye ilk defa dışarıdan bakabilme fırsatı yakalamıştım. Herkesten gizlediğim gecelerimin mahremiyetini, yağmur damlalarımın tadını, kaldırım kenarındaki çamura bulanmış su birikintilerimi dışardan bir yabancıymış gibi izleyebiliyordum. Gökkuşağına uzanmak artık o kadar da elzem bir durum değildi gözümde. Her anını doya doya yaşadığım bu anılar silsilesinde adım atmaya gücüm kalmadığını farkettim ve istemsizce dudaklarım arasında akıp giden ‘yoruldum’ fısıltısını tutamadım.



Yorumlar