SU
- Tarık Çimen
- 22 Şub 2023
- 1 dakikada okunur

Eski bir neyin çatlaklarından sızanları okuyorum uğultulu sabahlarda.
Hazmedemiyorum yorgunluğumun bir nefes gibi dolaşmasını boynumda.
Sessizce seyrediyorum kırgınlığıyla olgunluğun,
Penceremin önünde asaletini salınarak gösteren ay ışığının silik güzelliğini.
Kelimelerim anlamdan uzak bir mahşerde dirilmiş dün gece.
Kıvrıldım olduğum yere.
Titredim. Düşündüm.
Düşündükçe üşüdüm.
Sessizliğinin soğuk tırnaklarının tenimde açtığı çiziklerden aktı ruhum.
Aktıkça üşüdüm.
Zihnimin uçsuz koridorlarında gezinirken buldum seni.
İzledim saçlarındaki ışık huzmelerinin zarif gülüşlerle işlediği ince renkleri.
Gizlice dinledim adımlarının seslerini.
Sinsice kıskandım yanaklarını okşayan rüzgârları.
İlk defa hissettim ellerimde ellerinin nahifliğini.
Gözlerinin karanlığıyla boğulurken,
İlk defa belki de aydınlık içinde ferahladı,
Sokak lambalarının hiç aydınlatmadığı kaldırım taşları.
Bir şiirin her bir hecesi gibi topladım
Dudaklarından kulaklarıma düşen cümleleri.
Diniyor yorgunluğum.
Fakat üşüyorum hâlâ.
Titriyorum.
Parçalıyor kemiklerimi birer birer kulaklarıma zincirlediğim çığlıklarım.
Her bir çatlakta aynı şehvetle uyanıyor göz kapaklarım.
Sessizliğinin feryadıyla ürperiyorum her gece.
Fakat üşüyorum hâlâ.
Titriyorum.
Acizliğimin, tenime sıcak bıçaklarla kazıdığı bir alçaklıkla yaşıyorum.
Damarlarımı kamaştıran sarmaşıkların yemyeşil zehriyle boğuşuyorum gözlerinde.



Yorumlar