top of page

bunaltı

  • mâhî
  • 14 Şub 2023
  • 3 dakikada okunur

Bir kriz anı bu sanırım, bedenimde baş gösteren tezatlar ve tuhaflıklar bunu işaret ediyor. Vücudumun üstünde garip bir ağırlık hissediyorum. Başım dönüyor, kollarımda ve bilhassa bacaklarımda tarif edemediğim uyuşmalar selam veriyorlar bana. Boğazımda nefeslerimin düğümlenmeye başladığını hissediyor ve hatta zaman zaman nefes alıp vermeyi dahi unutuyorum. Aldığım nefes ciğerlerimde kısılıp kalıyor, verdiğim nefesin nereye gittiğini bilmeden bir diğer nefesi çekemiyorum içerime. Gözlerimde acıtmaya başlayan bütün kuruluklarına rağmen bir doluluk hissi hâkim, ağlamak için bile yeterli hissetmiyorum kendimi. Burnumun etrafında, kafatasımın içinde birikmiş duygular var. Ağlamadan hemen önceki ama ağlayınca geçen bir his bu. Ağlayamıyorum, geçmiyor. Üstelik vücudum da hazırlamış kendini ağlamaya, iskeletim bükülmüş kamburumu hafiften belli edecek kadar ve fark etmeye yetecek düzeyde kasılmalar, titremeler başlamış tenimin her yerinde. Üşüyor gibiyim parmak uçlarımdan başlayıp iç organlarımı saran bu soğuklukta, aynı zamanda da terliyor avuç içlerim göremediğim bir yerlerdeki yangınlara üzülerek. Ağlamaya hazırım.



ree

Kalbim ise aksini iddia ediyor, tek damla dökmeye niyeti yok kanlı damarlarının arasından. Samanları temizlemek için bütünüyle yakılmış, o alevlerin arasında veriminin her zerresini de dumana karıştırmış bir çoraklık hâkim odacıklarında yüreğimin. Duygulardan uzak, sürekli bir döngüde yalnızca atıyor. Mutluluk, damarlarımdaki kıvamlı kırmızılığı bırakıp günübirlik tatile çıkmış gibi; mutsuzluk ise nicedir uğramıyor bu terk edilmiş topraklara. Ben ise bu cansız ancak ölmeyi dahi beceremeyen barakada sıkışıp kalmışım. Ne yağmurlar yağıyor benim masalımda ne de güneş gösteriyor yüzünü, ne şimşekler aydınlatıyor gökyüzünü ne de kuşlar uçuyorlar cıvıl cıvıl. Yalnızca beyazlıklarını kaybetmiş bulutlar yüklü bir gökyüzü ve nefes almayı zorlaştıran ama saçlarını dalgalandırmayan bir rüzgâr var etrafımda. Evet evet, tam olarak böyle bir his. Rüzgâra karşı nefes almak gibi bir şey bu, etrafımda istediğimden çok daha fazla hava var ancak o havanın hareketini yakalayamayan sabit bedenim hiçbir nefesi ikna edemiyor içine çekmeye. Boğuluyorum havadar bir kasabanın çıkmaz sokağında, boğulmam için hiçbir sebep olmaması da ziyadesiyle zorlaştırıyor nefes alma işini. Bir gerekçem yok böyle hissetmek için, bir savunmam yahut beni de anlamaya çalışın diye itiraz edebileceğim bir haklılığım yok. Mutlu olmak için bir belkim olmadığı gibi mutsuz olmak için bir keşkem de yok, bir şeyler hissetmemek için bir bahanem olmadığı gibi bir şeyler hissetmek için bir çünküm de yok. Yaşamak için bir gücüm olmadığı gibi ölmek için bir hevesim de yok. Yalnızca ben varım; ne yapacağını bilmeyen bir şekilde, bu tanıdık boşluğun tam ortasında, bir ben.


Bu odada bitmişti her şey, yine bu odada başladı. Ağzıma attığım iki lokma şeyin sonunda sigaramı küllüğe basarken tekrar yakaladı bu his beni. En savunmasız anımda, ortalığı biraz temizlemek için açtığım kapı pencereden vurdu soğuk bana. Bu odada bırakıp kapıyı kilitleyip çıktığım her bunaltı, memleketten dönüp de kapıyı tekrar açtığımda vurdu soğuk soğuk yüzüme. İçeride bir paket sigara içilmiş sanki ancak daha sonrasında havalandırılmamış, eskimiş bir duman kokusuyla bıraktım tekrar yaşamaya olan hevesimi. Yine bu masanın üstünde, yine bu kadehin dibinde, yine bu küllüğün porseleninde buldu beni bunalımım. İçeride beni çağıran kedilerimi susturdu, dışarıda beni çağıran karı durdurdu ve yarınlarda beni çağıran bütün umutlarımı kusturdu yüzüme. Umudum kalmadı, hevesim kalmadı, sebebim kalmadı. İnsanın kirli ellerinden bütün duygulara bulaşmış bu fanilik tasası tekrar girdi zihnimin kuytu köşelerine, her şeyin bir gün biteceği gerçeği büyük bir önemsizlik perdesi çekti gözlerimin önüne. Zira eğer bir gün duracaksa, bu kalbin atması da önemsiz -tıpkı şimdi durdurmanın bir önem arz etmeyişi gibi. İşte bu zehir bir kez karıştı mı insanın damarlarına, yaşama isteğiyle beraber intihar ihtimalini de ortadan kaldırıyor. Kendini bir ipe asmak için bile yeterli gücü bulamıyor insan, o iple hayata tutunmak için bulamadığı gibi. Bir çözümü olduğu ise söylenemez pek, yalnızca beklemek gerekiyor. Çünkü tıpkı diğer her şey gibi bu da geçiyor, ölüm gerçeğini öldürebildiği gibi zihninde, her şeyin geçeceğini de unutuyor insan bir zaman sonra.


En başta da dediğim gibi, bir kriz anı bu. Bu da bitiyor.


Yorumlar


ukde © 2022

bottom of page