top of page

eşek ve tüccarın hikâyesi

  • mâhî
  • 26 Oca 2023
  • 3 dakikada okunur

...

“Hepimiz dev bir akıntıya kapılmıştık, o dev akıntının içinde kendi küçük akıntılarımız vardı ve hiç durmadan sürüklenirken beklentilerden bahsetmek bana son derece saçma geliyordu.” Bir kitabın soluk cümlelerinde bu fazla göze çarpan gerçeği fark etmek kimilerini rahatlatırken kimilerini ise sonu tahmin edilemez bir buhrana sokuyor, hatta öfkelendiriyor. Ben ise bu iki hissi de aynı anda yaşatıyor gibiyim çelimsiz bünyemde. Zaman zaman rahatlıyorum, zaman zaman ise öfkeleniyor ve buhranımın derinliklerinde kayboluyorum. Bu iki uçurumu teker teker yaşayan insanlar kadar şanslı değilim sanırım. İki ucu da birbirine diyarlarca uzak gergin bir halat gibi dolanıyorum yalnızca ortada, kopmaya yüz tutmuşum biraz. Bir gün gelecek ve ben kopacağım, biliyorum. Tam ortadan kopacağım günü bekliyorum.


Zaman zaman rahatlıyorum. Kaderin bütün yükünü tekrar kaderin omuzlarına yüklemek zaten yeterince engebeli bu hayat yolculuğumu ziyadesiyle kolaylaştırıyor. Zira kader bazen fazlaca acımasız olabiliyor, semer bile vurulmamış bir eşeğe -evet, kendimi layık gördüğüm benzetme budur- çuvallarca yük yükleyip dağları tırmanmaya zorlayabiliyor. İşte bu tür tüccarlar yalnızca kendi işleyişlerine bakıyorlar mevzubahis eşeğin memnuniyet durumunu hiç mi hiç umursamıyorlar. Onlara verilebilecek en güzel ceza ise bu çuvalları eşeğin sırtından alıp tüccarların kemerlerine bağlamak oluyor çoğu zaman. İşte Hükümenoğlu’na hak vermek, bahsettiği o akışa inanmak da bu yüzden rahatlatıyor insanı. Çıktığın o dağ biraz daha düzleşiyor, yolundaki tepeler ovalaşıyor insanın. Yolun değişeceğine olan inancını kaybettiğinde bir diğer deyişle, yolu değiştirmekten vazgeçiyorsun. Bu vazgeçiş ise insanı ana bağlıyor bir şekilde. Sırtında bu ağır kader yükü olmadığında yolun kenarındaki yaban mersinlerini görebiliyorsun, kafanı kaldırdığında güneş daha güzel parlıyor günlere ve ay daha güzel aydınlatıyor geceyi. Dedim ya, kabul etmek bu yüzden rahatlatıyor insanı -zaman zaman.


ree

Zaman zaman ise öfkeleniyor ve buhranımın derinliklerinde kayboluyorum. Fazla karanlık oralar ve bu kabulleniş cılız bir şekilde parlamaya çalışan son yıldızları da söndürüyor içimde. O meşhur fetret devrini yaşıyor içimde, karmaşa ve isyanlarla baş edemiyorum. Hani bir eşek -evet bu benzetmede kararlıyım- ve tüccar vardı daha önce de bahsettim, garip bir öyküleri vardı. O öykü daha da garipleşiyor işte öfkelenince insan. Bütün bir çaresizliğini kabul ettiğinde kadere de -tüccara yani- fazlaca yetki vermiş oluyorsun. Ona karşı gelme lüksünü tamamen ortadan kaldırınca o sırtına bindirdiği onca yükü umursamadan bir de kendi atlıyor çuvalların üstüne. Tepeler dağlaşıyor, dağlar uçurumlaşıyor. Sen ise kendini kaptırdığın akışın içinde nefes bile alamıyorsun, yüklerin iyice derine çekiyor seni ve yalnızca dipteki mercanların derinde bıraktığı kesiklerle ölmeyi bekliyorsun. İşte o zaman ölüm tek kurtuluş geliyor, öfkeleniyorsun ve kendi buhranının derinliklerinde kayboluyorsun. Aldığın her nefesle ıstırabın biraz daha uzuyor sanki, ölmek istiyorsun ancak efendin -evet, kadere uygun gördüğüm benzetme de bu olsa gerek- izin vermediği sürece acizce ölmeyi bile beceremiyorsun. Dedim ya, kabul etmek bu yüzden öfkelendiriyor insanı -zaman zaman.


Kendi başına çekilebilir bu iki duyguyu ayrı ayrı yaşayan lütfedilmiş insanlardan biri olmayı çok isterdim. Yahut yalnızca Atmaca’daki bu cümlelere denk gelmemek bile tatmin edebilirdi içimde bir yerleri. Bu kitabı hiç okumamış olmak da iyi gelebilirdi. Olmuşa çare yok diyorlar, ben de çare aramayı bıraktım ve bu iki uç arasında gerilmeye devam ettim. Elimden pek bir şey gelmedi, kopacağım da aşikârdı zaten. Kopacağım aşikârdı ancak tam ortadan değil de iki uçtan birinden kopacağımı hiç düşünmemiştim. Zaman zaman rahatlıyordum ya hani, zaman zaman öfkeleniyordum. Bu iki ucun arasında gerilip duruyordum ya. Koptum işte. Koptum, zamanla öfkemi de kaybettim. Öfkemi kaybetmenin beni daha büyük bir yıkıntıya fırlatacağını ise hiç düşünmemiştim. Zira Hükümenoğlu’nun da dediği gibi, “Öfkesi geçtikten sonra insanın uyurgezer bir zombiden farkı kalmıyor”.

...


Yorumlar


ukde © 2022

bottom of page