top of page

ne düşmeyi ne ölmeyi

  • mâhî
  • 22 Kas 2022
  • 2 dakikada okunur

Umut mu doldurur insanı dostun sohbeti yoksa içinde kalan son kırıntıları da uçurur götürür mü uzak dağların ardına? Çünkü umut yakın mutluluk yalanına, ancak farkındalık ve kabulleniş gerçeklerine fazla uzak kalıyor. İnsanın hayatına devam edebilmesini ise yalnızca kabulleniş özgürlüğü mümkün kılıyor.


“Edebiyatla başlayan dostluklar bitmezmiş.”

(Kalender 122)


Beni umuttan uzak tutan bir dostluk buldum kendime kaybolmuş satırların arasında. Sayfaların hışırtısındaki tavşan deliklerinden çıkardım onu kendime, beni bana anlatsın diye. İnsanın kendini bulması ne kitaplara mal oluyormuş meğer! Karşılığını ise ziyadesiyle aldım bu edebiyat zaafımın. Yirmi yılımı alan bir koşuşturmanın ardından nihayet gömdüm bütün umudumu Mazarin Mavisi’nin son noktasına. Okuyarak buldum kendimi, sonunda kaybettim umudumu.


Kolay olmadı elbet. Dayandığım bütün bastonları kırdım teker teker ve her seferinde daha çok yük bindirdim sakat ayaklarıma. Sızlayan kemiklerim önüne geçmeye çalıştı kendi katliamımın, aldırmadım. Bütün çamaşır iplerini söktüm üzerinden atladığım binalara asılı, hiçbir şey hafifletmesin istedim düşüşümü yahut hiçbir tele asılıp kurutmak istemedim gözlerimi acizce. Kirpiklerimi yakmaya başladı acı sular, gözlerimdeki nice bebeklerimi boğdum kendi dalyanlarımda. Binalar bittikten sonra kör ettiğim gözlerimden düştüm. Bütün dallarımı kopardım uçurum boyunca bana el uzatan, bunu beklemiyordu düştüğüm yamaçlar. Ben sürekliliğini bitirmeye çalıştıkça düşüşümün, uçurumlar uzadı. Önceden bana göz kırpan sivri kayalıklar geri çekilmeye başladı sanki teker teker. Kanlı çürük dişleriyle beklerlerdi beni her düşüşümde ve tutunuşumda düşmekten korkup, şimdiyse onlar korkuyor gibi benden. Herkes düşer çünkü uzak uçurumlardan, ama hiç kimse yere çakılmaz. Herkes kurtulmak için çabalar ve tutunacak dallar arar düşüşleri boyunca. Güvenip sarıldıkları her dal kırılır ve tekrar yaşarlar düşüşlerini. Her seferinde daha yakın gelir yolun sonundaki o kayalıklar, daha net görünür kovuklarındaki çürümüş et parçaları ve kemik tozları. Umuda ihtiyacı vardır herkesin hayatta kalmak ve tekrar bir dal bulabilmek için tutunacak. Düşmek için umuda, çakılmak içinse umudunu kaybetmeye ihtiyacın var. Ben her şeyimi kaybettiğime göre hazırım şimdi çakılmaya.


ree

Korkuyordum, şimdi onlar korkuyor. Düştükçe fark ediyorsun ki o kayalıklar daha kırılgan senden, bu yüzden yalnızca dişlerini göstermekle yetiniyorlar. Isırsalar kanayacaklar, ısırsalar ölecekler, yutamayacakları lokmasın sen. Sonumu getirmek istediğimde anladım, düşmekten bıkıp çakılmak istediğimde yalnızca. Bu bile gerçek değilmiş. Bütün hayatım boyunca sırtladığım düşüşüm, bütün mücadelem boyunca korktuğum çakılışım bile gerçek değilmiş. Yahut bu gerçekliğe erişebilecek kadar bile gücüm yok. Kabullendim, sonumu bile getiremiyorum kendi isteğimle. Uçurumun ucundayken bile değiştiremiyorum hayatımda bir şeyleri. Nasıl gelmişse öyle gidiyor, hayat nasıl isterse öyle yaşıyorum.



“Pişman mıydı, değildi, mutlu muydu, değildi,

huzurlu muydu, değildi ama özgürdü.”

(Kalender 114)

Böyle diyordu Mazarin Mavisi’nde, hak verdim. Ağır bir kabullenişin ardından doldurmuştu görkemli bir özgürlük kaybettiğim bütün umudun yerini. Binlerce duygunun uyum içinde beraberce yaşadığı imparatorluğunu yakıp küle çevirmiş çürük bir hükümdar, şimdilerde bir berduş, şimdilerde bir meczup. Başka herhangi bir his yok sanırım artık içimde. Mutluluk? Hayır. Hüzün? Hayır. Umut? Asla. Özgürlük? Sadece.


“Hayatta ihtimaller yoktur,

tek bir ihtimal vardır,

biz o ihtimali yaşarız.”

(Kalender 190)


Dilimden düşürmediğim kabullenişim bundan ibaretti aslında. Şu ana kadar yakındığım her keşkem, bel bağlayıp hayaller kurduğum her belkim kürek kürek toprağın altında kalmıştı bu son kabullenişimle. Şüphe etsem de inandığım özgür irade fikrinin oturma izni bitmiş ülkemde, her damla suyun yumuşak bir kudretle akıp da kendi yatağını bulacağına dair inancım köklerini değdirmeye başlamıştı derinlerde kaybolmuş kalbime. Buraya kadardı, bu saatten sonra ne düşmekten kaçacak ne çakılmaktan korkacaktım. Çünkü şunu da gördüm, eğer tek ihtimal dahilinde değilse ölmek, ölmeyi bile beceremiyor insan.



Kaynakça

Kalender, Cem. Mazarin Mavisi. Doğan Kitap Yayınları, 2020. Şubat 2022.



Yorumlar


ukde © 2022

bottom of page