top of page

Zahirde Kaçışlar

  • gümrah
  • 1 Ara 2022
  • 2 dakikada okunur

ree

Her güneşli gün ısıtmamalı insanı, her güzel gülüş aldatmamalı, her çıkılan uzun yolun sonunda güneş batmamalı mesela. Bilinen gerçeklik içinde kendini kandırmamalı, yeni bahanelerle bir ev inşa etmemeli insanlar her defasında yavaşça çökerken dizlerinin üstüne. Alışagelmişliğin verdiği rahatlığı yadırgamalı ve uzun gecelerde ninni tınısıyla bırakmalıyız kendimizi ayın ışığında süzülen son toz tanesine. Yavaşça kaparken göz kapaklarımızı, kapılar aramamalı yeni umutlarla, rüyalarda kaybolmamalıyız. Pencereden sızan cılız güneşe bir anlam yüklememeliyiz. Ve en önemlisi unutmamalıyız, hayatın dur durak bilmeyen akışında hangi yöne kürek çekmemiz gerektiğini benimsemeli ve küreklerin ellerimizi terlettiğini unutmamalıyız.


Anıları yaşatıyorum kendi içimde; o his tutmuş, yüz çevirdiğin, görmek istemediğin, kabullenemediğin bütün anıları yaşatıyorum, yeşertiyorum. Günlerden bir gün, önemi yok, karanlığın kasvetinde açabildim yeniden gözlerimi. Artık ne gecem belli ne gündüzüm. Kapkaranlık dört duvar derme çatma. Bırak hayallerimi, kendini zor ayakta tutan evimde ışığı açmadan bulabildim yine aynanın yerini. Bir süre bakakaldım, her ne kadar göremesem de kendimi, beynimde çınlayan sesinle şekillendirdim yüz hatlarımı ve bende açtığın sızısı dinmek bilmeyen yaralarımı. Dışarıdan gelen bir korna sesiyle irkildim, bir şeyleri yanlış yapıyormuşçasına veya bir yere geç kalmışçasına hızlıca kabanımı alıp çıktım evden. Belki de karanlığa karışmak için kendimce izlediğim bir yoldu bu. Rüzgâr gözlerimi kapatmak için esiyordu adeta, itiraz etmeden kabullendim ve kararttım sahnenin ışıklarını. Herkesin rol aldığı bu oyundan birkaç saniyeliğine sıyrıldım. Esen ılık rüzgârlar ne kadar daha acıtabilirdi, ne kadar daha denizin tuzunu taşıyabilirdi ruhuma keskin bir sızı yaratmak adına? Derin bir nefes alıp tekrar adım atmaya çalıştıkça adımlarımı geri çekiyor gülüşlerin; yapmamalıyım, biliyorum ama benim artık tek bildiğim, tek gidebildiğim yol bu. Yaklaştıkça nefesim kesiliyor, iliklerime kadar hissediyorum soğuğu. Görmek istediğim kadarına bakıp duyabildiğim kadarını duyabiliyorum. Deniz bütün öfkesini taşıyor dalgalarıyla kıyıya. Cebimden çıkardığım çığlıklarımı, gözyaşlarımın son demlerini, yıldızların ışığının sönüşüne eşlik edişlerimi, umutlarımı ve son nefesimi bıraktığım kâğıdı o beklenen ama hiç gelmeyecek olan gemi şekline sokuyorum. Gücüm yok artık bu kâğıdı tutmaya, avuçlarımın arasından yavaşça kayıp gidiyor dalgaların acımasız öfkesine. Ve ben tutamadıkça anlıyorum, daha net görüyorum, kedilerin neden evden kaçtıklarını daha iyi anlıyorum, daha bir sana benziyorum…

Yorumlar


ukde © 2022

bottom of page